Bu gün 3 Ağustos 2021 Salı. Güzel ülkem Türkiye’de yaklaşık bir haftadır orman yangınları ile mücadele ediyoruz. Yüzün üzerinde farklı noktada orman yangını yaşandığı bildiriliyor. Bunların önemli bir kısmı söndürüldü. Bir kısmı halen daha devam ediyor. Bu gün Uşak’ta da Orman yangını çıktı. Resmi görevliler ve halkın özverili gayretleri ile yangının kontrol altına alındığı bildirildi.
Peki ne oldu da bu kadar çok orman yangını bir anda oldu. Bu konuda ne yazık ki bir birinden faklı pek çok görüş var. Sosyal medya baskın bir şekilde yangınlarla ilgili algıyı yönetiyor. Resmi açıklama yapılıyor mu yapılmıyor mu neredeyse duymak mümkün değil. Ama bir gerçek var Ormanlarımız yanıyor. Ormanlarla birlikte pek çok canlı yok oluyor. Tabi ki en önemlisi yangınla mücadele eden resmi görevliler ve gönüllülerinde şehit olduğunu öğreniyoruz. Acımız katlanarak büyüyor.
Orman yangınları ne bu güne mahsus nede sadece bizim ülkemizde yaşanan bir durum. Geçmişte de ülkemizde ve dünyada orman yangınları yaşandığı gibi bu gün dünyanın pek çok yerinde orman yangınları yaşanmaya devam ediyor. Örneğin Savan kuşağında her yıl çok büyük yangınlar yaşanıyor. 2019-2020 yıllarında Avustralya’da yaşan yangınlar 240 gün sonra söndürülebildi. Amerika’da, hatta Sibirya’da yine çok geniş alanlara yayılan ve çok uzun süren orman yangınlarını hatırlıyoruz. İtalya’daki yangınlar yine aynı şekilde. İşin aslı doğal ortamda meydana gelen bu yangınları durdurmak neredeyse mümkün değil. Burada esas olan doğal ortamda meydana gelen bu yangınların hasarını en aza indirmenin yollarını aramak.
Orman yangınları ile mücadele……
Yangınlar neticesinde doğal ortamda ve beşeri ortamda meydana gelen zararları en aza indirmenin yolu öncelikle yangınların çıkma sebeplerini doğru teşhis etmekten geçer. Sebebini bilmediğiniz bir zorlukla baş etmek çok zor olduğu gibi zorluğu alt etmek şans eseri olur. Durum böyle olunca bilen bilmeyen herkes kafasına göre konuşur ve ortada büyük bir kaos oluşur. Bu gün ülkemizde olduğu gibi. Yangınları Teröristler çıkarmış olabilir. Yada başka bir sebeple yangın çıkmış olabilir. Gerçek şuanda güzel ülkemizin pek çok yerinde yangın var. Ağaçlar ve otlarla beraber orada yaşayan hayvanlar da yanıyor. Yangınla mücadele eden insanlarda canını kaybediyor. Şimdi yangının kim tarafından ve nasıl çıkartıldığını konuşma zamanı değil. Bu nu daha önce konuşmalıydık. Gerekli tedbirleri almalıydık.
Aslında almıştık. Bu konuda devletin en yetkili kişisi yani Tarım bakanı, 13 Temmuz 2021 tarihli Türkiye gazetesinin haberine göre “çakmak yaksalar haberimiz oluyor” başlıklı haberinde alınan tedbirlerin ne kadar ciddi olduğunu anlatmıştı. Şimdi ya gazete yanlış yazıyordu, ya tarım bakanı yanlış biliyordu (yalan söylüyordu demek istemiyorum), ya da yangınların çıkış sebebi başka idi. Sosyal medyaya göre PKK terör örgütü yangınları çıkardığını kabul etmişti. Bu da ilginç bir durum. Yani sebep karışık zamanla aydınlatılmasını umut ediyorum.
Yangınlarla mücadelede ikinci aşama yangın çıktığında yapılacaklar. Bunun için Yangın olan coğrafyayı çok iyi bilmek gerekir. Buradaki rölyeften, esen rüzgara kadar, bitkilerin özelliklerinden o anda atmosferdeki nem miktarına kadar, su kaynaklarına kadar. yangın esnasında doğru mücadele yapmak için coğrafyanızın her bir karışını biliyor olmanız gerekiyor. Yani yangın çıktığı anda mücadelede başarılı olabilmenizin yolu yine öncesinde yapacağınız çalışmalarla ilgili. Bilim insanlarının çalışmalarını dikkate alarak önceden hazırlık yapmış olmakla ilgili. Yine gördüğümüz o ki bilim insanlarının yapmış oldukları çalışmalar neticesinde ortaya koymuş oldukları ön görüler, yöneticiler tarafından dikkate alınmamış, doğru bir planlama yapılmamış yada yapılamamış. Yada yeteri kadar bilimsel çalışma yapılmamıştır. Belki de bilim insanları bu gün için nokta atışı diyebileceğimiz çalışmalar yapmıştır da kullanması gerekenler bu çalışmaları okumamıştır.
Bir başka husus, madem ki ormanlarımız bu kadar değerli. O zaman Orman bakanlığını kaldırıp bu işi Genel müdürlük düzeyine indirmiş olmak nedir? Aslında yeni hükümet sisteminde ki bu yapılanma ormana olan bakışımızın ne olduğunu bize gösteriyor. Ben öyle algılıyorum. Şuanda Ülkemizde orman yangınları ile mücadele eden resmi yada gönüllü bütün bireyler övgüyü hak eden, can siperane gayret gösteriyorlar. Onlara övgüden ve başarılı olmaları için dua etmekten başka hiç bir sözümüz yok. Fakat mücadelede başarısızlık söz konusu ise karar alıcıların başarısızlığı kabul edip gereğini yapmalarını bekleriz. Milli mücadelede Büyük Taarruz esnasında Ön gördüğü ve üstlerine bildirdiği sürede Çiğil tepeyi alamadığı için hayatına son veren Albay Reşat‘ı hatırlamak ve hatırlatmak isterim. Halbuki Albay Reşat beyin ön gördüğü süreden sadece 15 dakika sonra Çiğil tepe alınmıştı.
Yangınlarla mücadelede üçüncü aşama yangın sonrasında yapılacak işler. Ne yazık ki ülkemizde işler bu aşamada da doğru gitmiyor. Daha yangın devam ederken pek çok kişi yanan ormanların yerine bina yapılmasın diye feryat ediyor. Yetkiler yasaların buna müsaade etmediğini söylese de önemli bir kesim buna inanmıyor gibi görünüyor. Siyasetin önemli bir parçası olan muhalefetin bu hususu ciddi bir şekilde takip etmesi gerekiyor. Aynı şekilde halkı bilgilendirme vazifesini üstlenmiş bağımsız(!!!) medyada bu konunun takipçisi olmalıdır.
Yangın sonrası yapılacak mücadelede bir diğer husus yeniden orman olması için ne yapılması gerekir sorusunun cevabıdır. Bu konuda da bilim insanlarını dinlemek gerekiyor. Öncelikle Ormanlar sadece ağaçlardan müteşekkil değildir. çalılar, otlar, mantarlar, yosunlar gibi pek çok bitki türleri ile birlikte hayvanlar orman dediğimiz kavramın içinde yer alırlar. Dolayısıyla Orman yangını neticesinde orada yapacağınız çalışmada bütün bunları dikkate almak gerekir. Akdeniz ormanları ana ağaç türü Kızıl çamlardır. Bu sadece bizim ülkemizde değil bütün Akdeniz kuşağındaki ülkelerde böyledir. Kızılçam ormanları tahrip olursa yerine Makiler çıkar. Bu konuda önerim ormanı kendi haline bırakmak en doğru seçim olmalıdır. Çünkü ormanlarımız yangını biliyor ve onlar yangın sonrasını düşünerek kendi tohumlarını saklayabiliyor ve müdahale etmezseniz kendi küllerinin altından tekrar canlanabilirler. Tabi bazıları yok olmuş olabilir.
Yangın sonrası bizim işimiz beşeri ortamla ilgili olmalıdır. Orman diye tanımladığımız doğal ortamla birlikte yaşayan insanlar tarafından kurulmuş beşeri ortamı nasıl düzenlemeliyiz. Bir başka husus ise yangın olmamış ormanlarımızı nasıl daha iyi koruyabiliriz bunun çarelerini aramalıyız. Aynı şekilde hali hazırda orman içindeki beşeri ortamı olası yangınlara karşı nasıl koruyabiliriz? Orman yangınlarını tahmin edebilir miyiz? Hangi tedbirleri almalıyız? Devletin yasal düzenlemeleri ne olmalıdır? İnsanlara orman hakkında hangi eğitimi vermeliyiz? gibi soruların cevabını arayarak işe başlanmalıdır.
Aslında bu soruların cevapları daha önceleri yapılmış bilimsel çalışmalarla verilmişti.
Geçmiş olsun dileklerimle……..
Sayın Hocam, sosyal medyada bilgi eksikliği yüzünden bir kaos ortamı varken verdiğiniz değerli bilgiler için ve bizi aydınlattığınız için çok teşekkür ederim. Elinize ve emeğinize sağlık. İyi çalışmalar diliyorum. Saygılar.
BeğenBeğen
Hocam çok güzel tespitler kaleminize sağlık. Yeni yazılarınızı bekliyoruz.
BeğenBeğen